Sevda Tosun
Köşe Yazarı
Sevda Tosun
 

Hasta ve eriyen bir kuşak

  Hergün biraz daha eriyen bir gençlik... Bedeni hasta, ruhu hasta, hayalleri ve hedefleri diri diri toprağa gömülen bir gençlik görüyoruz. Oku,oku da memur ol denilip senelerce okumasının bir hiçe döndüğü gençlik, Kendisine ahlaklı ve edepli ol denilip bütün ahlaksızlıklara alkış tutulduğu rezil bir döneme denk düşen gençlik, Hayallerinin değil toplumun ve ekonominin prangalarına esir olmuş bahtsız gençlik, Fikirlerini açıkça dile getirmeye bile korkan umutsuz gençlik, En önemlisi de tüm bu sıkıntıların içinde nankörlükle, şımarıklıkla ve tembellikle itham edilen zavallı bir gençliği seyrediyoruz. Ömrünün baharında üç kuruşun hesabını yapan, çevresinden bir iki güzel sözü ayda yılda bir duyan, laçkalaşmış insan ilişkilerinin arasında sürekli bocalayıp duran bir gençlik söz konusu. Ve yemin ederim bunlar gerçek. Çevrenizdeki gençleri bir durup gözlemlemenizi istiyorum. Kaçının gözleri ışıldıyor, kaçının gözleri yüzünde kaybolmuş? Kimler hayallerini, hobilerini ve fikirlerini özgürce sunuyor, kim hayalleri ile   ayaklarının üzerinde durma zorunluluğu arasında sıkışıp kalmış? Lütfen bir durup düşünün. Kaç tanesi mutlu bu gençlerin? Kaç tanesi gece uyuduğunda sabah uyanmamayı dileyerek yatıyor? Sizce bu gençler sadece şımarık veya uyumsuz olduğu için mi bu kadar fazla intihar ediyor? Hayır, yemin ederim hayır. Umutların tükendiği, bir kelebeği bile intihar ettirebilecek, kötülüklerin kol gezdiği bir çağda hala yaşamaya çalışmaları bile büyük bir emek. Takdir edilesi... Düşünmekten hasta olmuş bedenlerini, bir okula bir işe sürükleyen, kendi ülkesini gezmekten, bir kitap alıp okumaktan ve hatta fikirlerini söylemeye bile korkan bu gençlerin hala yaşamaya çalışması bir mucize. Ama yakındır ki bir gün yaşamaya çalışmaktan da usanacaklar. Bir gün isyan bayrağını çekecekler. Zira omuzları taşıdıkları amansız yükün altında ezilirken daha fazla susmalarını ve sabretmelerini beklemek aptallık olur. Ümit ederim ki o isyan bayrağını çektikleri gün, hak ettikleri itibarı, refahı ve huzuru tırnaklarıyla   söke söke alırlar. Siz de oturur, izlersiniz. Üstelik bu defa ayıplayarak değil şaşkınlıkla ve gizli bir mutlulukla...
Ekleme Tarihi: 06 Eylül 2022 - Salı

Hasta ve eriyen bir kuşak

 

Hergün biraz daha eriyen bir gençlik...

Bedeni hasta, ruhu hasta, hayalleri ve hedefleri diri diri toprağa gömülen bir gençlik görüyoruz.

Oku,oku da memur ol denilip senelerce okumasının bir hiçe döndüğü gençlik,

Kendisine ahlaklı ve edepli ol denilip bütün ahlaksızlıklara alkış tutulduğu rezil bir döneme denk düşen gençlik,

Hayallerinin değil toplumun ve ekonominin prangalarına esir olmuş bahtsız gençlik,

Fikirlerini açıkça dile getirmeye bile korkan umutsuz gençlik,

En önemlisi de tüm bu sıkıntıların içinde nankörlükle, şımarıklıkla ve tembellikle itham edilen zavallı bir gençliği seyrediyoruz.

Ömrünün baharında üç kuruşun hesabını yapan, çevresinden bir iki güzel sözü ayda yılda bir duyan, laçkalaşmış insan ilişkilerinin arasında sürekli bocalayıp duran bir gençlik söz konusu.

Ve yemin ederim bunlar gerçek. Çevrenizdeki gençleri bir durup gözlemlemenizi istiyorum. Kaçının gözleri ışıldıyor, kaçının gözleri yüzünde kaybolmuş? Kimler hayallerini, hobilerini ve fikirlerini özgürce sunuyor, kim hayalleri ile

 

ayaklarının üzerinde durma zorunluluğu arasında sıkışıp kalmış? Lütfen bir durup düşünün. Kaç tanesi mutlu bu gençlerin? Kaç tanesi gece uyuduğunda sabah uyanmamayı dileyerek yatıyor? Sizce bu gençler sadece şımarık veya uyumsuz olduğu için mi bu kadar fazla intihar ediyor?

Hayır, yemin ederim hayır.

Umutların tükendiği, bir kelebeği bile intihar ettirebilecek, kötülüklerin kol gezdiği bir çağda hala yaşamaya çalışmaları bile büyük bir emek. Takdir edilesi...

Düşünmekten hasta olmuş bedenlerini, bir okula bir işe sürükleyen, kendi ülkesini gezmekten, bir kitap alıp okumaktan ve hatta fikirlerini söylemeye bile korkan bu gençlerin hala yaşamaya çalışması bir mucize.

Ama yakındır ki bir gün yaşamaya çalışmaktan da usanacaklar. Bir gün isyan bayrağını çekecekler. Zira omuzları taşıdıkları amansız yükün altında ezilirken daha fazla susmalarını ve sabretmelerini beklemek aptallık olur.

Ümit ederim ki o isyan bayrağını çektikleri gün, hak ettikleri itibarı, refahı ve huzuru tırnaklarıyla

 

söke söke alırlar. Siz de oturur, izlersiniz. Üstelik bu defa ayıplayarak değil şaşkınlıkla ve gizli bir mutlulukla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.