Sütçü beygiri / Nerde sen nerde sadrazamlık A köpek!

21.04.2019 - 20:41, Güncelleme: 05.11.2020 - 18:10 3156+ kez okundu.
 

Sütçü beygiri / Nerde sen nerde sadrazamlık A köpek!

31 Mart seçimlerinin akabinde, Yerel yönetimler oluşurken, Seçimlerin çok öncesinde, Zonguldak’ta, Sürecin ilk başında işaret vermiştik. Çoğunluk medyanın ‘sütçü beygir’ dediği, Bizim ise öteden beri söylediğimiz, Yolun başında çelimsiz bir tay, Sonrasında ise, Ruşen Aliler ile beraber ‘Küheylana’ dönüşen bir isim, Şehr-ül Emin oldu. Köroğlu destanına atıf yapmışken, Koca bir şehir, Bolu Beyinin halkı tanımayışına, Halka zülm etmesine karşı, “Benden selam olsun Bolu Beyine” diyecek birini beklemişti. Haliyle, Hayaller ve gerçekler trendi, Bu noktada tersine döndü. Hayaller Paris gerçekler Zonguldak mizahı vardır ya. Hayaller ‘sütçü beygiriyken’ gerçekler ‘Koca Küheylan’ oldu. Zaten siz benim kimden bahsettiğimi biliyorsunuz. Haliyle, Zonguldak’ta son dönemde, Görülmemiş bir birlikteliğe şahit oluyoruz. Ben meslek hayatımda ilk defa, Bir Valinin, Şehrin ‘sahipleri’ ile birlikte, Ankara’ya yaptığı hizmet çıkarmasına tanık oldum. Milletvekili, belediye başkanı, il, ilçe bakanı… Zonguldak aslında, Tam bir ‘Halk iradesi’ ile Ankara’da temsil gördü. Heyetin hepsi, Halk veya partililer tarafından seçilmiş kişilerdi. Ve yavaş yavaş tanık oluyoruz ki, Zonguldak atanmışların yönetiminden sıyrılıp, Seçilmişlerin, Yani halkın ‘Kuvvetli çoğunluk iradesi’ ile temsil edildi. Bu noktayı da geçmişken, Şunu da belirtmeden geçemeyeceğiz. Biz küheylana ‘sütçü beygiri’ diyen iş bilmez ‘seyisleri’ de biliyoruz. Bizim çelimsiz tay, Doru Küheylan olunca, Halk arasındaki tabiriyle “yalaklar” türedi. Bu da seçimin olağan sonuçlarında olsa da, Medya üzerinden sürekli ayar verilmek, Gözdağı verilmek istenmesi ise, İşleri şimdilik, Bazı kesimler için kolaylaştırmayacak. Bir söz vardır ya, “Fazla tevazu Ahmaktan nasihat almana yol açar”… Tam da bu noktaya gelir. Neyse biz küheylana seslenelim, * Tohum saç, bitmezse toprak utansın! Hedefe varmayan mızrak utansın! * Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen! Çatlarsan, doğuran kısrak utansın! *             *             *             *             *             *             * ÖMÜR MİSYONUNU TAMAMLADI Kısa bir eleştiriyi, Yine, İYİ Parti’ye yapalım. Yerel seçimlerin ardından, Gözden ve yüreklerden ırak olan İYİ Parti’de, Parti binasının, Kapalı olduğu şikayetleri geliyor. Ara sıra İl başkanlığının açık olduğunu biliyoruz. Merkez İlçe çoğu vakit ise kapalıymış. Merkez ilçe önemli. Adnan Ömür misyonunu tamamladı. Vahdet Velioğlu meclise girdi ya. Ne gam ne kasavet! *             *             *             *             *             *             * MÜBAREK TERİNİZ DAMLADI! Daha önce, Aşık atışmaları, Hiciv, Taşlama gibi edebi eserleri, Büyük bir hayranlıkla okuduğumu belirtmiştim. Size Osmanlı’da idam edilen, Sivri dilli Nefi’nin kısa bir hikayesini anlatayım. Zonguldak’ta biz de birilerine “Mübarek teriniz damladı” deyince oluyor her şey zaten. Bizim Nef-i sivri dilli olması sebebiyle, Bir çok kez, Saraydan uyarı almış. Özellikle sadrazamlara yönelik, Çok ağır hiciv yapıyormuş. Daha sonra tahta çıkan Sultan 4. Murad Han onu Başkatipliğe tayin etti, fakat kimseye ilişmemesini söyledi. Her ne kadar Nef’î, Padişaha bu konuda söz verse de, yaradılışı icabı, kalemini durduramayıp Sadrazam Bayram Paşa hakkında bir hicviye yazdı: “Gürcü hınzırı, a samsun-ı muazzam, a köpek, Nerde sen, nerde sadrazamlık, a köpek Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun Bir senin gibi deni cehl-i mücessem, a köpek...” “Mübarek teriniz damladı!” Sadrazam bundan son derece incindi. Fakat saray terbiyesi icabı, kimse bunları Padişaha bildirmiyordu. Padişah hasbelkader bunun farkına varınca, onu son defa ikaz etti. Fakat tıyneti icabı, işi daha da ileri götürdü. Halife-i Müslimin olan Padişaha, her zaman yüzüne karşı methiyeler düzdüğü halde, günün birinde onu tenkid eden, alaycı bir şekilde hicveden “Sihâm-ı Kazâ” isimli şiiri yazdı. Padişah bunu öğrenince, onun cezalandırılmasını istedi. Fakat kurnaz Nef’î, hemen saraydaki ‘zenci’ ağalardan birine giderek Padişahın kendisini affetmesi için bir dilekçe yazması için yalvardı. Saray ağası dayanamayıp bir dilekçe yazdı. Tam imzalarken, kalemden bir damla siyah mürekkep kağıda damladı. O anda şairin hiciv damarı kabardı ve o zor anında bile zenci saray ağasını renginden dolayı kötülemek için “Mübarek teriniz damladı efendim” deyiverdi. Bu onun son sözleri oldu ve zenci saray ağası Nef’î’yi hemen cellada teslim etti.  Nef-i oracıkta idam edildi. Ruhu şad olsun…    

31 Mart seçimlerinin akabinde,

Yerel yönetimler oluşurken,

Seçimlerin çok öncesinde,

Zonguldak’ta,

Sürecin ilk başında işaret vermiştik.

Çoğunluk medyanın ‘sütçü beygir’ dediği,

Bizim ise öteden beri söylediğimiz,

Yolun başında çelimsiz bir tay,

Sonrasında ise,

Ruşen Aliler ile beraber ‘Küheylana’ dönüşen bir isim,

Şehr-ül Emin oldu.

Köroğlu destanına atıf yapmışken,

Koca bir şehir,

Bolu Beyinin halkı tanımayışına,

Halka zülm etmesine karşı,

“Benden selam olsun Bolu Beyine” diyecek birini beklemişti.

Haliyle,

Hayaller ve gerçekler trendi,

Bu noktada tersine döndü.

Hayaller Paris gerçekler Zonguldak mizahı vardır ya.

Hayaller ‘sütçü beygiriyken’ gerçekler ‘Koca Küheylan’ oldu.

Zaten siz benim kimden bahsettiğimi biliyorsunuz.

Haliyle,

Zonguldak’ta son dönemde,

Görülmemiş bir birlikteliğe şahit oluyoruz.

Ben meslek hayatımda ilk defa,

Bir Valinin,

Şehrin ‘sahipleri’ ile birlikte,

Ankara’ya yaptığı hizmet çıkarmasına tanık oldum.

Milletvekili, belediye başkanı, il, ilçe bakanı…

Zonguldak aslında,

Tam bir ‘Halk iradesi’ ile Ankara’da temsil gördü.

Heyetin hepsi,

Halk veya partililer tarafından seçilmiş kişilerdi.

Ve yavaş yavaş tanık oluyoruz ki,

Zonguldak atanmışların yönetiminden sıyrılıp,

Seçilmişlerin,

Yani halkın ‘Kuvvetli çoğunluk iradesi’ ile temsil edildi.

Bu noktayı da geçmişken,

Şunu da belirtmeden geçemeyeceğiz.

Biz küheylana ‘sütçü beygiri’ diyen iş bilmez ‘seyisleri’ de biliyoruz.

Bizim çelimsiz tay,

Doru Küheylan olunca,

Halk arasındaki tabiriyle “yalaklar” türedi.

Bu da seçimin olağan sonuçlarında olsa da,

Medya üzerinden sürekli ayar verilmek,

Gözdağı verilmek istenmesi ise,

İşleri şimdilik,

Bazı kesimler için kolaylaştırmayacak.

Bir söz vardır ya, “Fazla tevazu Ahmaktan nasihat almana yol açar”…

Tam da bu noktaya gelir.

Neyse biz küheylana seslenelim,

*

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!

Hedefe varmayan mızrak utansın!

*

Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!

Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

*             *             *             *             *             *             *

ÖMÜR MİSYONUNU TAMAMLADI

Kısa bir eleştiriyi,

Yine,

İYİ Parti’ye yapalım.

Yerel seçimlerin ardından,

Gözden ve yüreklerden ırak olan İYİ Parti’de,

Parti binasının,

Kapalı olduğu şikayetleri geliyor.

Ara sıra İl başkanlığının açık olduğunu biliyoruz.

Merkez İlçe çoğu vakit ise kapalıymış.

Merkez ilçe önemli.

Adnan Ömür misyonunu tamamladı.

Vahdet Velioğlu meclise girdi ya.

Ne gam ne kasavet!

*             *             *             *             *             *             *

MÜBAREK TERİNİZ DAMLADI!

Daha önce,

Aşık atışmaları,

Hiciv,

Taşlama gibi edebi eserleri,

Büyük bir hayranlıkla okuduğumu belirtmiştim.

Size Osmanlı’da idam edilen,

Sivri dilli Nefi’nin kısa bir hikayesini anlatayım.

Zonguldak’ta biz de birilerine “Mübarek teriniz damladı” deyince oluyor her şey zaten.

Bizim Nef-i sivri dilli olması sebebiyle,

Bir çok kez,

Saraydan uyarı almış.

Özellikle sadrazamlara yönelik,

Çok ağır hiciv yapıyormuş.

Daha sonra tahta çıkan Sultan 4. Murad Han onu Başkatipliğe tayin etti, fakat kimseye ilişmemesini söyledi. Her ne kadar Nef’î, Padişaha bu konuda söz verse de, yaradılışı icabı, kalemini durduramayıp Sadrazam Bayram Paşa hakkında bir hicviye yazdı:

“Gürcü hınzırı, a samsun-ı muazzam, a köpek,

Nerde sen, nerde sadrazamlık, a köpek

Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun

Bir senin gibi deni cehl-i mücessem, a köpek...”

“Mübarek teriniz damladı!”

Sadrazam bundan son derece incindi. Fakat saray terbiyesi icabı, kimse bunları Padişaha bildirmiyordu.

Padişah hasbelkader bunun farkına varınca, onu son defa ikaz etti. Fakat tıyneti icabı, işi daha da ileri götürdü. Halife-i Müslimin olan Padişaha, her zaman yüzüne karşı methiyeler düzdüğü halde, günün birinde onu tenkid eden, alaycı bir şekilde hicveden “Sihâm-ı Kazâ” isimli şiiri yazdı.

Padişah bunu öğrenince, onun cezalandırılmasını istedi. Fakat kurnaz Nef’î, hemen saraydaki ‘zenci’ ağalardan birine giderek Padişahın kendisini affetmesi için bir dilekçe yazması için yalvardı. Saray ağası dayanamayıp bir dilekçe yazdı. Tam imzalarken, kalemden bir damla siyah mürekkep kağıda damladı. O anda şairin hiciv damarı kabardı ve o zor anında bile zenci saray ağasını renginden dolayı kötülemek için “Mübarek teriniz damladı efendim” deyiverdi. Bu onun son sözleri oldu ve zenci saray ağası Nef’î’yi hemen cellada teslim etti.  Nef-i oracıkta idam edildi. Ruhu şad olsun…

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.