Kafir Türkler

Köşe Yazısı 14.09.2023 - 14:47, Güncelleme: 14.09.2023 - 14:47 7610+ kez okundu.
 

Kafir Türkler

Sinan Poyraz kaleme aldı

Kâfir Türkler, Türklerin anayurdu Orta Asya’dır. Türk boyları ve oymakları zamanla kuraklık ve otlak bulamama gibi nedenlerle ana topraklarından göç etmek zorunda kalmışlardır. Bunun diğer bir nedeni de Moğol ve Çinliler gibi kavimlerle olan çatışmalarıdır. Dolayısıyla, Batıya Hazar Denizi’nin kuzeyinden ve güneyinden olmak üzere iki ana yoldan göç ettiler. Nedeni, hep merak konusu olmuştur. XI.-XII. yüzyıllarda Selçuklu İmparatorluğu güney yolu üzerindeki topraklarda hüküm sürüyordu. Selçuklular sınırlarını Müslüman olmayan Türk kavimlerine kapalı tutuyor ve kafir olarak görüyor, kendi toprakları dahil olmak üzere İslam ülkelerine gitmelerine engel oluyordu. Bizans, Arap ve İran hükümdârları gibi savunma hatları kuruyorlardı. Halife ve Fars etkisinde kalarak, Gök Tanrı’ya inanan Kıpçak ve diğer boyları kendi soydaşları olmasına rağmen kılıçtan geçiriyorlardı. Selçuklu Sultanı Sancar, Halîfe El Müsterşîd’e övünerek yazdığı fermanda şöyle diyor; “Bütün İslâm uç boyları kâfirlere kapalıdır. Bu uğurda erzak, âlât ve yardım bol bol tahsis edilmiştir. Uç boyları için her yıl devlet hazinesinden çok miktarda mal sarf edilmektedir. Büyük Hakan (Batı Karahanlı Hükümdârı Mahmûd)’ın ünlü kumandanları, emirlerinde Mâverâünnehir, Kaşgar, Tarâz ve Harezm askerleri olduğu halde, Bulgar hududundan Sîstân, Kâbul ve Zâbulistân, sayılması uzun süren diğer vilâyet hudutlarına kadar her vilâyette o mel’unların ve müşriklerin köklerinin kesilmesi için tayin edilmişlerdir; ve kahredilmeleri için emir verilmiştir.” Kâfirlikle suçlanan bu topluluk daha henüz Müslüman olmamış bulunan Kıpçaklardı. Orta Asya’da Oğuzlarla aralarında otlak paylaşımı hususunda anlaşmazlıklar da yaşamışlardır. Selçuklular, 1152 yılında Kıpçakların üzerine seferlerde düzenlemişlerdir. Selçuklu Devleti son yıllarını yaşarken bile kuzeydeki Müslüman olmayan Türk kavimlerini İslâmlaştırmaya çalışmadıkları gibi, aksine onların üzerine ordu göndererek baskı altına aldıkları görülmektedir. İslâm ülkelerine girmelerine engel olmak için savunma hatları kurdukları anlaşılmaktadır. Selçuklu Devleti sınırları içinde, Oğuzluk kavmiyet şuuruyla Oğuz-Türkmen alt kimliğinin haricinde hiçbir Türk topluluğunun yer almadığını görülüyor. Doğu Türkistan bölgesinden gelen Oğuz kabileleri Selçuklu sınırları içerisine alınıp, ikta araziler verilirken, diğer Türk kavimlerine böyle bir şans verilmemiştir.   Selçuklular, Oğuzlar dışındaki Türk Boylarına sırf Tengri inancına bağlı oldukları için acımasız davranmış, sınırlarını açmamış, onların Hazar Denizi’nin kuzeyinden Avrupa topraklarına savrulmalarına ve yok olmalarına neden olmuştur. Türk kimliğinden uzaklaşıp Fars kültürünün etkisine giren Selçuklular, Harzemşahlılar tarafından 1157 yılında yıkılarak tarih sahnesinden silindiler. Anadolu Selçukluları ve beylikleri Osmanlılara kadar devam etti. Tarih içinde yaşandığı yüzyıllarda doğru olduğuna inanılan kararların, sonra ki yüzyıllarda kavimlerin geleceğini nasıl etkilediğini gösteren ve tarihten ders alınması gereken olaylara ilginç bir örnektir.
Sinan Poyraz kaleme aldı

Kâfir Türkler,

Türklerin anayurdu Orta Asya’dır. Türk boyları ve oymakları

zamanla kuraklık ve otlak bulamama gibi nedenlerle ana topraklarından göç

etmek zorunda kalmışlardır. Bunun diğer bir nedeni de Moğol ve Çinliler gibi

kavimlerle olan çatışmalarıdır. Dolayısıyla, Batıya Hazar Denizi’nin kuzeyinden

ve güneyinden olmak üzere iki ana yoldan göç ettiler. Nedeni, hep merak

konusu olmuştur.

XI.-XII. yüzyıllarda Selçuklu İmparatorluğu güney yolu üzerindeki

topraklarda hüküm sürüyordu. Selçuklular sınırlarını Müslüman olmayan Türk

kavimlerine kapalı tutuyor ve kafir olarak görüyor, kendi toprakları dahil olmak

üzere İslam ülkelerine gitmelerine engel oluyordu. Bizans, Arap ve İran

hükümdârları gibi savunma hatları kuruyorlardı. Halife ve Fars etkisinde

kalarak, Gök Tanrı’ya inanan Kıpçak ve diğer boyları kendi soydaşları olmasına

rağmen kılıçtan geçiriyorlardı.

Selçuklu Sultanı Sancar, Halîfe El Müsterşîd’e övünerek yazdığı

fermanda şöyle diyor;

“Bütün İslâm uç boyları kâfirlere kapalıdır. Bu uğurda erzak, âlât ve

yardım bol bol tahsis edilmiştir. Uç boyları için her yıl devlet hazinesinden çok

miktarda mal sarf edilmektedir. Büyük Hakan (Batı Karahanlı Hükümdârı

Mahmûd)’ın ünlü kumandanları, emirlerinde Mâverâünnehir, Kaşgar, Tarâz ve

Harezm askerleri olduğu halde, Bulgar hududundan Sîstân, Kâbul ve

Zâbulistân, sayılması uzun süren diğer vilâyet hudutlarına kadar her vilâyette o

mel’unların ve müşriklerin köklerinin kesilmesi için tayin edilmişlerdir; ve

kahredilmeleri için emir verilmiştir.”

Kâfirlikle suçlanan bu topluluk daha henüz Müslüman olmamış

bulunan Kıpçaklardı. Orta Asya’da Oğuzlarla aralarında otlak paylaşımı

hususunda anlaşmazlıklar da yaşamışlardır. Selçuklular, 1152 yılında

Kıpçakların üzerine seferlerde düzenlemişlerdir.

Selçuklu Devleti son yıllarını yaşarken bile kuzeydeki Müslüman

olmayan Türk kavimlerini İslâmlaştırmaya çalışmadıkları gibi, aksine onların

üzerine ordu göndererek baskı altına aldıkları görülmektedir. İslâm ülkelerine

girmelerine engel olmak için savunma hatları kurdukları anlaşılmaktadır.

Selçuklu Devleti sınırları içinde, Oğuzluk kavmiyet şuuruyla Oğuz-Türkmen alt

kimliğinin haricinde hiçbir Türk topluluğunun yer almadığını görülüyor. Doğu

Türkistan bölgesinden gelen Oğuz kabileleri Selçuklu sınırları içerisine alınıp,

ikta araziler verilirken, diğer Türk kavimlerine böyle bir şans verilmemiştir.

 

Selçuklular, Oğuzlar dışındaki Türk Boylarına sırf Tengri inancına

bağlı oldukları için acımasız davranmış, sınırlarını açmamış, onların Hazar

Denizi’nin kuzeyinden Avrupa topraklarına savrulmalarına ve yok olmalarına

neden olmuştur. Türk kimliğinden uzaklaşıp Fars kültürünün etkisine giren

Selçuklular, Harzemşahlılar tarafından 1157 yılında yıkılarak tarih sahnesinden

silindiler. Anadolu Selçukluları ve beylikleri Osmanlılara kadar devam etti.

Tarih içinde yaşandığı yüzyıllarda doğru olduğuna inanılan

kararların, sonra ki yüzyıllarda kavimlerin geleceğini nasıl etkilediğini gösteren

ve tarihten ders alınması gereken olaylara ilginç bir örnektir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.