Bir siyasi partimizde, Mesaj siyaseti, Almış başını gidiyor. Mesajlar havada uçuşuyor. Duysanız, Görseniz, Dudağınız uçuklar. Kadın kollarından bulunan, Evli kadınlara atılan mesajlar, Akıllara zarar. Bu güzide partimizde, Kadınlara, Mesaj yoluyla yapılan tacizin ardından, Dişi siyasetin nasıl işleyeceği merak konusu. Vatandaş, Eşini siyasi partiye nasıl yollayacak? İzdivaç programına dönen partide, Ahlaksızlık nasıl düzeltilecek? Neyse ki herkes, Tanrı dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman! *             *             *             *             *             *             *             *             SEYFULLAH TÜMEN! Zonguldak’ta, Biz artık, İthal adaylara, Veya, Aday adaylarına alıştık. Şehir dışından gelen herkes, Zonguldak’ta, Aday olmak istiyor. Niye sizce? Adam görüyor ki, Bu şehir bitmiş. Siyasetçisi olsa biter mi? “Demek ki bu şehrin sahibi yok” diyor. Kendinde gücü öyle buluyor. Bunu kimde gördük? İYİ Parti 1.sıra adayı Aydın Tümen’de… Şimdi kimde görebiliriz? İYİ Parti’den aday adayı olacağı söylenen, Westa Life’ın yapımında bulunan, Seyfullah Bal’da! Mersin kökenli. Bursa’da yaşıyor. Ancak Zonguldak’ı yönetmeye talip. Bina yaptı diye, Şehir yönetmek istiyor adam düşünün. Ama suç ondan değil ki! Medeni cesaretinden dolayı kutluyorum. Sayın Bal’ı bu düşünceye iten şeyi, Bu şehrin evladı olmamasına bağlıyorum. Üzülmez deresine, Bozuk kanalizasyondan, Çok affedersiniz b.ku düşen, Şehre talip oluyor. Neyse yahu… *             *             *             *             *             *             *             KARA SANCAK! MHP’de, Mesaj siyaseti, Karmaşa ve hengamenin ardından, Çözülme süreci başladı. Mevlüde Yalçıner, Aday adaylığından çekildiğini belirtti. Neden? Bu temelin, Bu binayı taşıyamayacağını gördü. MHP’de Hamdi Ayan’ın getirdiği durum, Artık, Felaket düzeyine erişti. Üç kişi ile, 24 Haziran’da çalışan Hamdi Ayan, Efsane olmaya çalıştı, Ama, Pişmaniye oldu. MHP’nin bir değeri olmasına rağmen, “Bu benim öyküm” demek için, Biraz da, Süperman kimliğine bürünmek için, Koca partiyi, Bu hallere düşürdü. İnsanlar, Hayatta hep iz bırakır. Ayan, Öyle bir iz bıraktı ki, MHP’nin yetişen nesillerine, Ders niteliğinde okutulmalı. Tarih, Her zaman tekerrür edecektir. *             *             *             *             *             *             *             * DENİZER, KAÇAK OCAK, PAHALI ÖLÜM! Önceki gün, Kilimli’de, Ocakta yine can verdik. Bir şehir aslında, 300 derecede kavruldu. Yetmedi, Üstüne göçükte kaldı. O da yetmedi, Bir de gazdan zehirlendi. Bir şehir, Bir günde, 3 kere can teslim etti. Aklım, Doğduğum tarihlere gidiyor. Fonda Edip Akbayram’ın ‘Bekle bizi İstanbul’ çalıyor ama, Kafamda ‘Boşuna çekilmedi bunca acılar’ cümlesi var. Neyse, Yıl 1991… Büyük madenci yürüyüşü… Okuduğum ve büyüklerimden dinlediğim kadarı ile, Birkaç görüş oluştu kafamda. Lüx araçlar ile sözde yürüyen sendika yöneticileri, ‘Hak’ talebi ile, Hükümet kapılarına dayandı. Alttan payandalar ile desteklenmiş bir poşet ‘İsyan’ talebi. İşçiye değil lafım. Sendikacılara. Daha sonra, Vatan Şaşmaz’ı vuran hanımefendiye gidiyor aklım. Şemsi Denizer’in eski sevgilisi olduğu iddia edilmişti. Mankendi kendisi. Diyorum ki, “Ulan ne dünya be! İşçi kisvesinde yürü, maaşının kat be katı hayat yaşa”… Aslında yapılan, Ucuz ölmemekmiş. Ölmenin ucuzu, pahalısı olur mu? 91’de yapılan, Biraz daha pahalı ölelimmiş! Ama asıl olan ölmek… Buz gibi… Evde sobanın üstünü kızartan kömür için, Yerin altında, Yanmakmış bu şehrin gerçeği. Kendi keyfin için, “Birazda onlara verelim de biz de yaşayalım” gerçeğinin, Bu şehirde değişmediğine şahit oluyoruz. Bu günlerde, Pahalı ölüyoruz. TTK için… Peki kaçak ocaklar için ne yapıldı? Ruhsatsız, İzinsiz, Açık mezar ocaklar için… Denizer yürüdü ve gitti… Sendikacılar, Pahalı ölmenizi sağladı… Yine gri duvarları olanlar için. Binlerce derinlikte, Duvarları kapkara olanlar için, Ölmek, Atalarından ucuz bir miras kaldı. Yine ölüyoruz ağabeyler!