Fuhuş yapanlar! \ Anne kıble nerede?

23.12.2018 - 22:13, Güncelleme: 05.11.2020 - 18:10 2847+ kez okundu.
 

Fuhuş yapanlar! \ Anne kıble nerede?

Zonguldak’ta, Siyasi ve iktisadi hayatta, Benim, Genç jenerasyonu desteklediğimi herkes bilir. Bu sebeple, Belli bir yaşı aşmış siyasetçilerimiz ile, Sık sık karşı karşıya geliyorum. Bugün Ali Uzun, Yarın Zeki Çakan, Ertesi gün Halil Posbıyık, İlerde belki Köksal Toptan… Benim derdim, Bu şehirde, Her oluşumda, Her teşebbüste, Her harekette, Yeni isimler yetiştirsin. Gördüğüm kadarıyla, Bu şehirde usta çırak ilişkisi ilerlemiyor. Bu saydığım isimler, Zamanının devleri. Büyük isimler… Büyük hizmetler… Ancak, Eski rağbet olunca, Bu şehirde bir şey değişmiyor. Ben diyorum ki, “Paslı demir yaldızlı boya ile boyanınca ne olacak?”… Benim sizlere anlatmak istediğim bu. Kusura bakmasın kimse. Eskiyen eskide kalıyor. Biz de eskiyeceğiz. Saygıda kusur etmeden, Büyüklerimizden yer istiyoruz. Bizlere de bir yaşama alanı bıraksınlar. Devir artık bizim devrimiz. Bu şehir herkesin olduğu kadar, Gençlerin de! Bize güzel bir Zonguldak bırakmadınız o harika siyasetiniz ile. Bu noktada, Babam Emin Yaşar Karamalak’a da sitem ediyorum. Çöp temizleme de emekçi, emekli  olmuş Ahmet amcaya da. Bu şehirde balon bir başarı, Balon bir hikaye yazılmış. Ancak, Çalışkan, Başarılı, Yetenekli isimler hep kurtlar sofrasında yem edilmiş. Vaziyet öyle hale geldi ki, Zonguldak’ta, Ereğli’de, Kilimli’de, Devrek’te, Yaşlı kurtlara “Adayımız sensin” dediklerinde, “Anne kıble ne tarafta” diye bağırarak şükür namazına duracaklar. Yine diyorum! Yaşlı kurtlar bizi yemeye çalışsa da, Bu şehirde artık güçlü genç sesler var. Her cenahtan, Her sektörden. Özgüvensiz gençler yok artık bu şehirde. Devir bizim olacak. Devir bizim devrimiz. Yazımın sonunda, Necip Fazıl’ın konseptimize uygun dizerli ile, Sizleri uğurlamak isterim. * Tohum saç, bitmezse toprak utansın! Hedefe varmayan mızrak utansın!   Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen! Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!   Eski çınar şimdi Noel ağacı; Dallarda iğreti yaprak utansın!   Ustada kalırsa bu öksüz yapı, Onu sürdürmeyen çırak utansın!   Ölümden ilerde varış dediğin, Geride ne varsa bırak utansın!   Ey binbir tanede solmayan tek renk; Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın! * Nereden olursa olsun, Seçilen genç isimler, Güzel bir kuğulu park yapacaktır. Emeklilerimiz de bizlere orada, Tecrübelerini anlatır artık. *          *          *          *          *          *          *          *          * ŞEHRİ BU GÜRÜH YÖNETTİ Önce ki gece, Kozlulu Gazeteci ağabeyimiz, Yıldıray Demirci’nin ailesinin, Sobadan zehirlendiği haberini duyurduk. Olayı takip ettik. Gece Demirci ile görüştük. Oksijen odası olmadığı için, Aile fertlerinin Sakarya’ya sevk edildiğini öğrendik. Şok oldum. Kömür sobalarının revaçta olduğu, Maden zehirlenmelerinin olduğu bir kentte, Nasıl olur da oksijen odası olmaz? Ama burası Zonguldak! Köhnemiş zihniyetin, Tüm unsurları burada tezahür ediyor. Şehirde düzen yok ki! İnsana saygı, İnsan hayatına hürmet yok ki! Acılık’ta bir engelli vatandaşımız var. Herkes tanır. Harun Burunsuz! Her gün babası ile birlikte Acılık’a iner. Annesi, Binbir zorlukla sırtına alarak, Akülü sandalyeye yerleştirir kendisini. Devletimiz sahip çıkıyor kendilerine sağ olsun. Ancak, Bu noktada, Emniyet Müdürü Turanlı’ya mı? Belediye Başkanı Akdemir’e mi seslenmeliyiz? Bir fotoğrafını çekip yayımlayım hafta için. Akülü arabası ile kaldırımdan gidemiyor bu ağabeyimiz. Ana yoldan, Kara yolundan, Araç trafiğinin olduğu asfalttan, Babası refakatinde gidiyor Acılık’a! Bu da bir örnek. Acılık işgal altında desek yeridir. Hem de, Açık ve kapalı otopark sahibi bir semtten bahsediyoruz. Taş Mektep’te babamın yazdığı gibi, “Kaldırım fuhuşu yapıyor” bunlar…    

Zonguldak’ta,

Siyasi ve iktisadi hayatta,

Benim,

Genç jenerasyonu desteklediğimi herkes bilir.

Bu sebeple,

Belli bir yaşı aşmış siyasetçilerimiz ile,

Sık sık karşı karşıya geliyorum.

Bugün Ali Uzun,

Yarın Zeki Çakan,

Ertesi gün Halil Posbıyık,

İlerde belki Köksal Toptan…

Benim derdim,

Bu şehirde,

Her oluşumda,

Her teşebbüste,

Her harekette,

Yeni isimler yetiştirsin.

Gördüğüm kadarıyla,

Bu şehirde usta çırak ilişkisi ilerlemiyor.

Bu saydığım isimler,

Zamanının devleri.

Büyük isimler…

Büyük hizmetler…

Ancak,

Eski rağbet olunca,

Bu şehirde bir şey değişmiyor.

Ben diyorum ki,

“Paslı demir yaldızlı boya ile boyanınca ne olacak?”…

Benim sizlere anlatmak istediğim bu.

Kusura bakmasın kimse.

Eskiyen eskide kalıyor.

Biz de eskiyeceğiz.

Saygıda kusur etmeden,

Büyüklerimizden yer istiyoruz.

Bizlere de bir yaşama alanı bıraksınlar.

Devir artık bizim devrimiz.

Bu şehir herkesin olduğu kadar,

Gençlerin de!

Bize güzel bir Zonguldak bırakmadınız o harika siyasetiniz ile.

Bu noktada,

Babam Emin Yaşar Karamalak’a da sitem ediyorum.

Çöp temizleme de emekçi, emekli  olmuş Ahmet amcaya da.

Bu şehirde balon bir başarı,

Balon bir hikaye yazılmış.

Ancak,

Çalışkan,

Başarılı,

Yetenekli isimler hep kurtlar sofrasında yem edilmiş.

Vaziyet öyle hale geldi ki,

Zonguldak’ta,

Ereğli’de,

Kilimli’de,

Devrek’te,

Yaşlı kurtlara “Adayımız sensin” dediklerinde,

“Anne kıble ne tarafta” diye bağırarak şükür namazına duracaklar.

Yine diyorum!

Yaşlı kurtlar bizi yemeye çalışsa da,

Bu şehirde artık güçlü genç sesler var.

Her cenahtan,

Her sektörden.

Özgüvensiz gençler yok artık bu şehirde.

Devir bizim olacak.

Devir bizim devrimiz.

Yazımın sonunda,

Necip Fazıl’ın konseptimize uygun dizerli ile,

Sizleri uğurlamak isterim.

*

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!

Hedefe varmayan mızrak utansın!

 

Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!

Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

 

Eski çınar şimdi Noel ağacı;

Dallarda iğreti yaprak utansın!

 

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,

Onu sürdürmeyen çırak utansın!

 

Ölümden ilerde varış dediğin,

Geride ne varsa bırak utansın!

 

Ey binbir tanede solmayan tek renk;

Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!

*

Nereden olursa olsun,

Seçilen genç isimler,

Güzel bir kuğulu park yapacaktır.

Emeklilerimiz de bizlere orada,

Tecrübelerini anlatır artık.

*          *          *          *          *          *          *          *          *

ŞEHRİ BU GÜRÜH YÖNETTİ

Önce ki gece,

Kozlulu Gazeteci ağabeyimiz,

Yıldıray Demirci’nin ailesinin,

Sobadan zehirlendiği haberini duyurduk.

Olayı takip ettik.

Gece Demirci ile görüştük.

Oksijen odası olmadığı için,

Aile fertlerinin Sakarya’ya sevk edildiğini öğrendik.

Şok oldum.

Kömür sobalarının revaçta olduğu,

Maden zehirlenmelerinin olduğu bir kentte,

Nasıl olur da oksijen odası olmaz?

Ama burası Zonguldak!

Köhnemiş zihniyetin,

Tüm unsurları burada tezahür ediyor.

Şehirde düzen yok ki!

İnsana saygı,

İnsan hayatına hürmet yok ki!

Acılık’ta bir engelli vatandaşımız var.

Herkes tanır.

Harun Burunsuz!

Her gün babası ile birlikte Acılık’a iner.

Annesi,

Binbir zorlukla sırtına alarak,

Akülü sandalyeye yerleştirir kendisini.

Devletimiz sahip çıkıyor kendilerine sağ olsun.

Ancak,

Bu noktada,

Emniyet Müdürü Turanlı’ya mı?

Belediye Başkanı Akdemir’e mi seslenmeliyiz?

Bir fotoğrafını çekip yayımlayım hafta için.

Akülü arabası ile kaldırımdan gidemiyor bu ağabeyimiz.

Ana yoldan,

Kara yolundan,

Araç trafiğinin olduğu asfalttan,

Babası refakatinde gidiyor Acılık’a!

Bu da bir örnek.

Acılık işgal altında desek yeridir.

Hem de,

Açık ve kapalı otopark sahibi bir semtten bahsediyoruz.

Taş Mektep’te babamın yazdığı gibi,

“Kaldırım fuhuşu yapıyor” bunlar…

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.