Değirmenin su kanalında balık tutmak / Köylerde çalışan az çalışmayan çok

Köşe Yazısı 25.10.2023 - 17:36, Güncelleme: 26.10.2023 - 06:00 3886+ kez okundu.
 

Değirmenin su kanalında balık tutmak / Köylerde çalışan az çalışmayan çok

köşe yazısı

DEĞİRMENİN SU KANALINDA BALIK TUTMAK Dün su değirmeninde kömeç pişirmeyi yazdım. Bir çok arkadaştan telefon geldi. Bize nostalji yaşattın. Teşekkür ettiler. Bazı şeyleri tabi ki unutuyor insan. Aklıma gelenleri yazdım. Bu değirmene un öğütmeye gittiğimiz zaman vaktimiz kalırsa balık peşine düşerdik. Ekseri yeten değirmene giden su kanalında balık çok olurdu. Biz değirmene giden suyun önünü taşlarla kapatırdık. Dere içlerinden balıkları bu su kanalına kovalardık. Sonradan bu kanala dereden su gelen yerin tahtasını kapatırdık. Balıklar iki arada kalır. Su çekildikten sonra büyük olan üç beş tanesini alır gerisini salardık. Dere balıkları çok kılçıklı olur. Temizledikten sonra Üzerlerine bıçakla çok çizik atardık. Böylelikle o kılçıklar közde çıtır çıtır olurdu. O zamanlar derelerde balık çoktu. Şimdi hiç yok diyorlar. Balığın çok olduğu bir yerde değirmenin çarkının altı. Oralara buğday taneleri düşer. Balıklar onları yemek için oraya gelirler. Değirmen çalışmazsa soğan çuvallarıyla oraya girer yakalaya bildiklerimizi yakalardık. Bu balık avı bana çok zevk verirdi. Yiyeceğimiz kadarını alır küçük olanları dereye geri salardık. Yıllardır derelere veya ırmaklara balık avına gitmiyorum. Yıllar önce Bolu tarafına gezmeye gittik. Oltayla balık avlayacaktık. Hazırlığımızı yaptık. Tam oltalarımızı attık bir patlama geldi kulağımıza. Dediler ki burada dinamitle balık avlıyorlar. Derenin üzeri küçük büyük balıktan geçilmiyor. O gün çok üzüldüm. Bir daha balık avına çıkmadım. Üç beş yıl önce Kozlu'da Hüseyin Abi beni palamut avına getirdi. Adam başı on on beş balık aldık. Ama hala aklım o dinamit atanlarda. Allah onları bildiği gibi yapsın. Şimdilik bu kadar. Sağlıcakla kalın. KÖYLERDE ÇALIŞAN AZ ÇALIŞMAYAN ÇOK Bağı bahçesi tarlası var. Ama bunlar yapan çok az insan var. Evinin yanı başından dere akar bir çoğu faydalanmaz. Yoğurdunu ve sütünü büyük marketlerden alırlar. Rahmetli dedem derdi ki "Ahırda ki bir ineğe cebimizden bile bakarız" Bir ineğe bile bakamayana ben köy insanı demem. Akşama kadar köy kahvelerinde al papazı ver kızı oyun oynarlar. Üretmekte vaz geçmişler. Tüketici olup çıkmışlar. Bazen köylere gittiğim zaman sürülmemiş tarla ve bahçeleri görünce üzülüyorum. Zamanında o bahçe ve tarlaların nasıl işlendiğini bilirim. Sabanla süremedikleri yerleri günlerce kazma ile  kazarlardı. O zaman ki insanlar ekmeğini taştan çıkarırlardı. Şimdikilere bakıyorum pamuktan bile ekmeğini çıkaramıyorlar. Kapının önüne ekmek arabası gelsin diye bekliyorlar. Manavcılık yapan arabaları bekliyorlar. Nereden nereye geldik. Benim tanıdığım bir kaç ağabeyim var. Onlar hala toprakla iç içeler. Tarlaları sürmeseler bile bahçelerini yapıyorlar. Onları öyle görünce ben memnun oluyorum. Onlarında yaşları kemale erdi. Hala yılmadan çalışıyorlar. Çoluk çocuk torun. Helal olsun size. Şurada üç beş sene sonra köylerde sürülmüş toprak göremeyeceğiz. Allah yardımcımız olsun. Köylü milletin efendisi olamadı. Yazımızı Aşık Veysel'in şiiriyle bitirelim.   Kara Toprak Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yârim kara topraktır Beyhude dolandım ey yâr boşa yoruldum Benim sadık yârim kara topraktır   Nice güzellere ey yâr bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü isteğim ey yâr topraktan aldım Benim sadık yârim kara topraktır   Koyun verdi kuzu verdi süt verdi Yemek verdi ekmek verdi et verdi Kazma ile döğmeyince kıt verdi Benim sadık yârim kara topraktır   Âdem den bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyva yetirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sadık yârim kara topraktır   Karnın yardım kazmayınan belinen Yüzün yırttım tırnağınan elinen Yine beni karşıladı gülinen Benim sadık yârim kara topraktır   İşkence yaptıkça ey yâr bana gülerdi Bunda yalan yoktur herkes de gördü Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yârim kara topraktır   Havaya bakarsam ey yar hava alırım Toprağa bakarsam duâ alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sadık yârim kara topraktır   Dileğin var ise iste Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hâkk'tan Benim sadık yârim kara topraktır   Hakîkat ararsan açık bir nokta Allah kula yakın kul da Allah'a Hâkk'ın hazinesi gizli toprakta (Hâkk'ın gizli hazinesi toprakta) Benim sadık yârim kara topraktır   Bütün kusurumu ey yâr toprak gizliyor Merhem çalıp yaralarım düzlüyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sadık yârim kara topraktır   Her kim ki olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i ey yâr bağrına basar Benim sadık yârim kara topraktır
köşe yazısı

DEĞİRMENİN SU KANALINDA BALIK TUTMAK

Dün su değirmeninde kömeç pişirmeyi yazdım.
Bir çok arkadaştan telefon geldi.
Bize nostalji yaşattın.
Teşekkür ettiler.
Bazı şeyleri tabi ki unutuyor insan.
Aklıma gelenleri yazdım.
Bu değirmene un öğütmeye gittiğimiz zaman vaktimiz kalırsa balık peşine düşerdik.
Ekseri yeten değirmene giden su kanalında balık çok olurdu.
Biz değirmene giden suyun önünü taşlarla kapatırdık.
Dere içlerinden balıkları bu su kanalına kovalardık.
Sonradan bu kanala dereden su gelen yerin tahtasını kapatırdık.
Balıklar iki arada kalır.
Su çekildikten sonra büyük olan üç beş tanesini alır gerisini salardık.
Dere balıkları çok kılçıklı olur.
Temizledikten sonra Üzerlerine bıçakla çok çizik atardık.
Böylelikle o kılçıklar közde çıtır çıtır olurdu.
O zamanlar derelerde balık çoktu.
Şimdi hiç yok diyorlar.
Balığın çok olduğu bir yerde değirmenin çarkının altı.
Oralara buğday taneleri düşer.
Balıklar onları yemek için oraya gelirler.
Değirmen çalışmazsa soğan çuvallarıyla oraya girer yakalaya bildiklerimizi yakalardık.
Bu balık avı bana çok zevk verirdi.
Yiyeceğimiz kadarını alır küçük olanları dereye geri salardık.
Yıllardır derelere veya ırmaklara balık avına gitmiyorum.
Yıllar önce Bolu tarafına gezmeye gittik.
Oltayla balık avlayacaktık.
Hazırlığımızı yaptık.
Tam oltalarımızı attık bir patlama geldi kulağımıza.
Dediler ki burada dinamitle balık avlıyorlar.
Derenin üzeri küçük büyük balıktan geçilmiyor.
O gün çok üzüldüm.
Bir daha balık avına çıkmadım.
Üç beş yıl önce Kozlu'da Hüseyin Abi beni palamut avına getirdi.
Adam başı on on beş balık aldık.
Ama hala aklım o dinamit atanlarda.
Allah onları bildiği gibi yapsın.
Şimdilik bu kadar.
Sağlıcakla kalın.

KÖYLERDE ÇALIŞAN AZ ÇALIŞMAYAN ÇOK

Bağı bahçesi tarlası var.
Ama bunlar yapan çok az insan var.
Evinin yanı başından dere akar bir çoğu faydalanmaz.
Yoğurdunu ve sütünü büyük marketlerden alırlar.
Rahmetli dedem derdi ki "Ahırda ki bir ineğe cebimizden bile bakarız"
Bir ineğe bile bakamayana ben köy insanı demem.
Akşama kadar köy kahvelerinde al papazı ver kızı oyun oynarlar.
Üretmekte vaz geçmişler.
Tüketici olup çıkmışlar.
Bazen köylere gittiğim zaman sürülmemiş tarla ve bahçeleri görünce üzülüyorum.
Zamanında o bahçe ve tarlaların nasıl işlendiğini bilirim.
Sabanla süremedikleri yerleri günlerce kazma ile  kazarlardı.
O zaman ki insanlar ekmeğini taştan çıkarırlardı.
Şimdikilere bakıyorum pamuktan bile ekmeğini çıkaramıyorlar.
Kapının önüne ekmek arabası gelsin diye bekliyorlar.
Manavcılık yapan arabaları bekliyorlar.
Nereden nereye geldik.
Benim tanıdığım bir kaç ağabeyim var.
Onlar hala toprakla iç içeler.
Tarlaları sürmeseler bile bahçelerini yapıyorlar.
Onları öyle görünce ben memnun oluyorum.
Onlarında yaşları kemale erdi.
Hala yılmadan çalışıyorlar.
Çoluk çocuk torun.
Helal olsun size.
Şurada üç beş sene sonra köylerde sürülmüş toprak göremeyeceğiz.
Allah yardımcımız olsun.
Köylü milletin efendisi olamadı.
Yazımızı Aşık Veysel'in şiiriyle bitirelim.

 

Kara Toprak

Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım ey yâr boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır

 

Nice güzellere ey yâr bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim ey yâr topraktan aldım
Benim sadık yârim kara topraktır

 

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sadık yârim kara topraktır

 

Âdem den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yetirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yârim kara topraktır

 

Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülinen
Benim sadık yârim kara topraktır

 

İşkence yaptıkça ey yâr bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yârim kara topraktır

 

Havaya bakarsam ey yar hava alırım
Toprağa bakarsam duâ alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yârim kara topraktır

 

Dileğin var ise iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hâkk'tan
Benim sadık yârim kara topraktır

 

Hakîkat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allah'a
Hâkk'ın hazinesi gizli toprakta
(Hâkk'ın gizli hazinesi toprakta)
Benim sadık yârim kara topraktır

 

Bütün kusurumu ey yâr toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yârim kara topraktır

 

Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i ey yâr bağrına basar
Benim sadık yârim kara topraktır

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.