Bunlar hep yalakalıktan! / Hayıflanmayacaksın!

27.12.2019 - 20:24, Güncelleme: 05.11.2020 - 18:11 2582+ kez okundu.
 

Bunlar hep yalakalıktan! / Hayıflanmayacaksın!

Gün içinde, Yerli otomobil, Kamuoyuna tanıtıldı. Büyük beğeni aldığı aşikar. Ben de çok beğendim aslında Açıklamanın ardından, Sosyal medyaya bakınalım dedik. Pazarlamada ‘Real Time Marketing’ dediğimiz, ‘Anlık Pazarlamanın’ bir  benzerini gördük. Nerede? Zonguldak Belediyesinde. 67. araca talip olunduğu açıklandı. Hem belediyenin, Hem araç için, İyi bir reklam oldu. Ayrıca, Milli araç, Devletin kurumlarında makam aracı olarak da kullanılmalı. Fakat, Sonra bir baktım ki, ‘Battım’ diye ağlayan, Kim varsa, ‘Yalakalıktan’, ‘Biz de milli aracımıza talibimiz’ mesajları atmaya başladı. Hani bu isimler, İşin içinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti olduğunda, İnanılmaz şekilde ‘Devletçi’ olanlar. Olmayan paraları ile, Her şeye talip oluyorlar. Neyse, Yine size nemalanacak, Reklam yapacak bir şey çıktı. *          *          *          *          *          * HAYIFLANMAYACAKSIN! Mesneviden, Bir hikaye ile nokta koyalım. Üstüne alması gereken alsın. * Bir avcı bir gün bir serçe avlar. Serçe dile gelerek; “Bana ne yapmayı düşünüyorsun?” diye sorar. Avcı; “Seni kesip yiyeceğim!”   Kuş da; “Vallahi benim ne etim lezzetlidir, ne de senin karnını doyurur! Ben sana üç şey öğreteyim, bunlar senin işine beni yemekten daha çok yarar. Bunların birincisini senin elinde iken söyleyeceğim, ikincisini karşıdaki ağaca konunca söyleyeceğim, üçüncüsünü de ilerideki tepeye varınca söyleyeceğim!”   Avcı; “Birincisini söyle öyleyse!” Kuş: “Elinden kaçırdığın şeyler için asla hayıflanma!” Avcı kuşu elinden bırakır ve ikincisini de söylemesini ister. Kuş ağca konar ve   “Olmayacak bir şeye sakın inanma!” der. Sonra kuş uçup karşı tepeye konar ve şöyle der: “Ey bahtsız adam! Eğer beni kesmiş olsaydın, kursağımdan her biri yirmi miskal ağırlığında iki tane inci çıkaracaktın!” Avcı bunları duyunca kaçırdığı fırsatlara hayıflanarak dudaklarını ısırır ve der ki: “Hadi üçüncüyü de söyle!” Sana söylediğim ilk iki nasihati unuttun, üçüncüsünü ben sana nasıl söyleyeyim!… Ben sana,elinden kaçırdığın şeye sakın hayıflanma, olmayacak şeylere sakın ha inanma demedim mi? Benim etim, kanım ve tüylerim yirmi miskal ağırlığında gelmezken, nasıl olur da kursağımda her biri yirmi miskal ağırlığında iki inci bulunduğuna inanırsın.           

Gün içinde,

Yerli otomobil,

Kamuoyuna tanıtıldı.

Büyük beğeni aldığı aşikar.

Ben de çok beğendim aslında

Açıklamanın ardından,

Sosyal medyaya bakınalım dedik.

Pazarlamada ‘Real Time Marketing’ dediğimiz,

‘Anlık Pazarlamanın’ bir  benzerini gördük.

Nerede?

Zonguldak Belediyesinde.

67. araca talip olunduğu açıklandı.

Hem belediyenin,

Hem araç için,

İyi bir reklam oldu.

Ayrıca,

Milli araç,

Devletin kurumlarında makam aracı olarak da kullanılmalı.

Fakat,

Sonra bir baktım ki,

‘Battım’ diye ağlayan,

Kim varsa,

‘Yalakalıktan’,

‘Biz de milli aracımıza talibimiz’ mesajları atmaya başladı.

Hani bu isimler,

İşin içinde,

Cumhurbaşkanı Erdoğan,

Ak Parti olduğunda,

İnanılmaz şekilde ‘Devletçi’ olanlar.

Olmayan paraları ile,

Her şeye talip oluyorlar.

Neyse,

Yine size nemalanacak,

Reklam yapacak bir şey çıktı.

*          *          *          *          *          *

HAYIFLANMAYACAKSIN!

Mesneviden,

Bir hikaye ile nokta koyalım.

Üstüne alması gereken alsın.

*

Bir avcı bir gün bir serçe avlar. Serçe dile gelerek; “Bana ne yapmayı düşünüyorsun?” diye sorar.

Avcı; “Seni kesip yiyeceğim!”

 

Kuş da; “Vallahi benim ne etim lezzetlidir, ne de senin karnını doyurur! Ben sana üç şey öğreteyim, bunlar senin işine beni yemekten daha çok yarar. Bunların birincisini senin elinde iken söyleyeceğim, ikincisini karşıdaki ağaca konunca söyleyeceğim, üçüncüsünü de ilerideki tepeye varınca söyleyeceğim!”

 

Avcı; “Birincisini söyle öyleyse!”

Kuş: “Elinden kaçırdığın şeyler için asla hayıflanma!”

Avcı kuşu elinden bırakır ve ikincisini de söylemesini ister. Kuş ağca konar ve

 

“Olmayacak bir şeye sakın inanma!” der.

Sonra kuş uçup karşı tepeye konar ve şöyle der: “Ey bahtsız adam! Eğer beni kesmiş olsaydın, kursağımdan her biri yirmi miskal ağırlığında iki tane inci çıkaracaktın!”

Avcı bunları duyunca kaçırdığı fırsatlara hayıflanarak dudaklarını ısırır ve der ki:

“Hadi üçüncüyü de söyle!”

Sana söylediğim ilk iki nasihati unuttun, üçüncüsünü ben sana nasıl söyleyeyim!…

Ben sana,elinden kaçırdığın şeye sakın hayıflanma, olmayacak şeylere sakın ha inanma demedim mi? Benim etim, kanım ve tüylerim yirmi miskal ağırlığında gelmezken, nasıl olur da kursağımda her biri yirmi miskal ağırlığında iki inci bulunduğuna inanırsın.           

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.