Başlangıç konusu için, Uzun uzun yazmayacağım. Kubilay Karça ve Şehinşah’ın rap şarkısının sözleri, Tam anlatmak istediğim mesele. Buyurun; Delirtiyo' beni itin teki Uğraşıp durur da vaktimi çalamaz, boşa serzeniş Kolla kendini Gücüme güç katıyo', her gün daha da ileriye gidiyo'm Birileri bana haset ediyo'du umurumda değil ben kovalıyo'm Alış lan artık ben sokağı aştım Kendimi ateşe attım Onlar "Yapamaz" dedikçe daha da, daha da çok hırs yaptım İnadım inattı, giderek esaslı işler başardım Hep tersine koşarım, aşarım engeller Hep başa gelenler felaket olsa da sonu güzel Kulağıma gelir yaptıkların Aklıma takılır yalanların Asıl sinirimi bozan planların Çocuk koynumda geziyo' yılanlarım Ama n'apalım kahpelik olayları? Kolay olmazsa olmasın kazanmamız Zaten alıştık artık biz yorulmayız İnan alıştık artık biz yorulmayız Mevzuya koşar, hiç işe yaramaz Medet umarlar ah bu salaktan Hedef arıyo'…” Üstüne alınanın zoruna gitsin…   *             *             *             *             **          *             *             * BABAYİĞİTLER! Türkiye’de, Yerli otomobil için, 5 babayiğit bir araya gelmişti. Hatırlarsınız. Aslında Zonguldak’ta da, Medyanın, Babayiğitleri bir araya geldi. Bazı meselelere BAKKA’kalanlar, Şehrin sözde gözü, kulağı ve diliydi. Meseleye BAKKA kalan bir tanesi, Yine aynı zırvalara başladı. ‘Biz yazmazsak, biz yapmazsak’ falan fişman! Ancak, Gazetesini, Yine ticari kaygıları için, Bir başka gazetenin bünyesine katmaya çalışırken, Baya bir paranın ‘Gözü, kulağı, dili’ oldu. Ağam! Paşam! Senin için geçmiş. Biraz pas, biraz rutubet tutmuşsun. Bırak gazeteyi, Git rahat gezebileceğin bir şehirde yaşa. Biz yapıyoruz zaten bu işi. Hadi kolay gelsin! *             **          *             *             *             *             * Zonguldak belediye Başkanı Doktor Ömer Selim Alan’ın, Asfalt ile başlayan, Parke ile devam eden, Kaldırım işgali ile de sürüdürülen, Büyük bir süreci yönettiğini görüyoruz. Homurtular dindi. Rüzgar tersine döndü. Özellikle Acılık köprüsündeki ferahlama, Herkesi memnun etti. Bu noktada, Köylü vatandaşlar, Köprünün yanındaki alane taşındı. Ekmekle oynanmadı. Almak zorunda değildi. Ancak başkan sırtını dönmedi. Velhasıl Sayın Başkan, Bu yere ufak bir proje yapılabilirse, Yöresel ürün pazarı yapalım. Belediyenin ‘Yöresel ürün üreticisi’ belgesi verdiği kişiler, Bu alanda, Kiralama usulü ile, Satış yapsın. Bunu dikkate almanızı öneririm.   *             *             *             *             *             *             *             * LÜTFEN İÇİNE BİR ŞEY KOYUN! Genelde, Yerel markalardan alışveriş yapmayı tercih ediyorum. Mesela süper Marketlerde, Genelde Akbal’ı tercih ederim. Kasapta standartı yakalayamasak da, Memnun sayılırız. Diğer taraftan, Önceki gün Toptancılar Sokağındaki Berrak Simit Sarayından, Bugün ise Acılık’ta ki Arı Pastanesinden ürünler aldık. Berrak’tan zeytinli poğaça alıp 1,25 ödedim. Onlar zeytinli demişler. Demişler ama, Zeytinin bundan haberi yok. Hani zeytine demişler ki, “Bak zeytin bu poğaça” demişler, Öyle bir zeytinli poğaça. Arı Pastanesindeki kır pidesi ise, Ortadan kıymalı, Sondan sade. Harika bir yaklaşım. Gurme lezzet. Kıymayı 3 kere hamurun başında dolaştırmışlar. Hamur “Ben kıymalı pideyim” diye gezmiş. Sevgili dostlar! Maliyetler artmış olabilir. Ancak, Bir şey, birşeyliyse eğer, lütfen içinde yeteri kadar o şeyden olsun! ??????????????????? Alınacak ders; İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye ile Almanya arasında 'Dostluk Paktı' imzalanmıştı. Buna rağmen Yunanistanı işgal edip Trakya sınırına dayanan Almanya ile Türkiye arasında ilişkiler gerilmişti. Türkiye, Tarkya sınrındaki köprüleri havaya uçurmuş ve teyakkuza geçmişti. Bazen ilişkiler de böyle oluyor. Köprüler atılmaya görsün.