'İnançlı kişiler' hastalıkları daha kolay atlatıyor

Sağlık (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 09.01.2023 - 08:12, Güncelleme: 09.01.2023 - 15:52 2657+ kez okundu.
 

'İnançlı kişiler' hastalıkları daha kolay atlatıyor

'İnançlı kişiler' hastalıkları daha kolay atlatıyor

Psikolog İrem Naz Kırım, olumlu inançlara sahip kişilerin hastalığı daha rahat atlattığını ve tedaviye daha hızlı sonuç verdiğini söyledi.   Hastalıklarda iyileşme sürecinde pozitif tutumların önemli rol oynadığını belirten Psikolog İrem Naz Kırım, bunun en önemli sebebinin kişilerin daha az stres yaşaması olduğunu belirtti.   Psikolog İrem Naz Kırım, “Bu nedenle uzmanlar sıklıkla bu hastalıkta moral çok önemlidir cümlesini kelimesini kullanır. Özellikle kanserli hastalarda yapılan araştırmalarda dini inanca sahip, kaygısı az, olumlu inancı fazla bireylerin hastalıkla mücadelesinin daha kolay olduğu yönündedir” ifadelerine yer verdi.   İnsan bildikçe rahatlar ve kendini korur   İnsanın en önemli mekanizmasının hayatta kalma mekanizması olduğunu söyleyen Psikolog Kırım, şöyle konuştu:   “Bu mekanizma insanın tehlike anını fark etmesine, ‘ya savaş ya kaç' tepkisi oluşturmasına yarayarak hayatta kalmasını kolaylaştırır. Tehlikeyi fark edebilmemiz de bilme ihtiyacımızdan gelir. İnsan bildikçe rahatlar, kendini korur ve şekil alır. Bilme ihtiyacımızı karşılayamazsak vücudumuzu korku sarar ve beynimizin düzgün çalışabilmesine engel olur. Bu yüzden insanlar bilmediği şeylerden rahatsız olmuş ve hep bir arayış içinde olmuştur. Dinlerin ortaya çıkışı da böyle başlamıştır. İnsanlar önce gökyüzü, güneş, ay, deniz, dağ gibi doğadaki varlıklara tapmışlardır. Bunun nedeni, onlardan gelen felaketleri anlamlandıramadıkları için korku duymaları ve ne zaman kendilerine bir zarar gelebileceğini öngörememeleridir. Onları kızdırmamak için adaklar sunarak insanlara zarar vermemesini sağlamaya çalışmışlar. Zaman geçtikçe düşünce biçimleri değişmiş, kendilerini korumayı öğrendikçe daha evrensel tanrı kavramına inanış başlamıştır. Ancak hala açıklayamadığımız birçok şey olduğu için bir şeylere inanma isteğimiz devam etmiştir.”   İnanma isteği sayesinde bilim gelişmiştir   İnsanın anlam arayışı, gerçeği bulma çabası sayesinde bilimin doğduğunun ve geliştiğinin altını çizen Psikolog Kırım şunları söyledi: “Bilmek; kaygımızı hafifletir, korkularımızı kontrol etmemize yardımcı olur, dünyayı, çevremizi ve kendimizi anlamlandırmamızı sağlar. Bir şeylere inandıkça bağlanır ve kaygımızı azalttıkça rahatlarız. Beyin vücut ile böylece daha uyumlu çalışır ve strese girmez. Allah ve ahiret inancı da ölüm kaygısını azaltmada etkilidir. Ölümden sonra da sevdikleriyle buluşacağını düşünmek ölüme karşı olumsuz bakış açısını değiştirir. İnsanı doğruya yönlendirir, çekilen acıların karşılığında mükafatlandırılma ya da acı veren şeylerin cezalandırılacağını bilmek rahatlamamıza neden olur. Ahlak kurallarını oluşturur ve insanı iyiye teşvik eder. Her şerde bir hayır olacağını düşünmek, başına kötüne bir şey geldiğinde bunun bir nedeni olduğu ve çekilebilir ya da geçici olacağını hatırlatır.”   Olumsuz düşünceler çıkılması zor bir yokuş gibidir   İnancın olumlu etkileriyle birlikte insan psikolojisine olumsuz etkileri de olduğunu söyleyen Psikolog İrem Naz Kırım, “Saplantılı bir biçimde bir konuya, bir olaya, kişiye bağlı kalmak, düşünceyi esnetememek kişilik gelişimini olumsuz yönde etkiler. Özellikle kişinin hastalanmasına, sorunlarını çözememesine neden olabilir. Olumsuz inançlarından dolayı fikirlerin kalıplaşması hem kişiyi hem terapi yapan uzmanı da yoran bir süreci beraberinde getirir. Olumsuz düşünce kalıpları olumsuz duygulanımla birleştiğinde çıkılması zor, aşırı dik bir yokuş gibidir. Bir süre sonra gidilen yolun da harcanan emeğin de önemi kalmaz. Kısacası iyileşmeye verilen süre de uzar, iyileşme umudu da tükenir.”   Bizi doğruya yönlendirecek kişilerle iletişim kurmalıyız   “Bir inanca bağlı kalmak ne kadar ruhumuzu rahatlatsa da inancın ne olduğu daha önemlidir” diyen Psikolog Kırım, “İnandığımız şeyin bizde ortaya çıkardığı güç de olabilir yıkım da. Bu yüzden inançlarımızı esnek tutmalı ve yeni fikirlere açık olmalıyız. Bir fikre körü körüne bağlı kalmak yerine sorgulamalıyız. Bizi mutsuz edecek inançlar yerine, iyiye ve doğruya yönlendirecek kişilere ya da inançlara sahip olmalıyız” diye konuştu.   Psikolog Kırım sözlerini Mahatma Gandhi'nin bir sözü ile sonlandırdı: “İnsanlar genellikle olduklarına inandıkları kişi haline gelirler, eğer bir şeyi yapamayacağıma inanırsam, bu inanç onu yapma gücümü elimden alır. Yapabileceğime inanırsam, başlangıçta sahip olmasam bile onu yapacak gücü kendimde bulabilirim.”
'İnançlı kişiler' hastalıkları daha kolay atlatıyor

Psikolog İrem Naz Kırım, olumlu inançlara sahip kişilerin hastalığı daha rahat atlattığını ve tedaviye daha hızlı sonuç verdiğini söyledi.

 

Hastalıklarda iyileşme sürecinde pozitif tutumların önemli rol oynadığını belirten Psikolog İrem Naz Kırım, bunun en önemli sebebinin kişilerin daha az stres yaşaması olduğunu belirtti.

 

Psikolog İrem Naz Kırım, “Bu nedenle uzmanlar sıklıkla bu hastalıkta moral çok önemlidir cümlesini kelimesini kullanır. Özellikle kanserli hastalarda yapılan araştırmalarda dini inanca sahip, kaygısı az, olumlu inancı fazla bireylerin hastalıkla mücadelesinin daha kolay olduğu yönündedir” ifadelerine yer verdi.


 

İnsan bildikçe rahatlar ve kendini korur

 

İnsanın en önemli mekanizmasının hayatta kalma mekanizması olduğunu söyleyen Psikolog Kırım, şöyle konuştu:

 

“Bu mekanizma insanın tehlike anını fark etmesine, ‘ya savaş ya kaç' tepkisi oluşturmasına yarayarak hayatta kalmasını kolaylaştırır. Tehlikeyi fark edebilmemiz de bilme ihtiyacımızdan gelir. İnsan bildikçe rahatlar, kendini korur ve şekil alır. Bilme ihtiyacımızı karşılayamazsak vücudumuzu korku sarar ve beynimizin düzgün çalışabilmesine engel olur. Bu yüzden insanlar bilmediği şeylerden rahatsız olmuş ve hep bir arayış içinde olmuştur. Dinlerin ortaya çıkışı da böyle başlamıştır. İnsanlar önce gökyüzü, güneş, ay, deniz, dağ gibi doğadaki varlıklara tapmışlardır. Bunun nedeni, onlardan gelen felaketleri anlamlandıramadıkları için korku duymaları ve ne zaman kendilerine bir zarar gelebileceğini öngörememeleridir. Onları kızdırmamak için adaklar sunarak insanlara zarar vermemesini sağlamaya çalışmışlar. Zaman geçtikçe düşünce biçimleri değişmiş, kendilerini korumayı öğrendikçe daha evrensel tanrı kavramına inanış başlamıştır. Ancak hala açıklayamadığımız birçok şey olduğu için bir şeylere inanma isteğimiz devam etmiştir.”


 

İnanma isteği sayesinde bilim gelişmiştir

 

İnsanın anlam arayışı, gerçeği bulma çabası sayesinde bilimin doğduğunun ve geliştiğinin altını çizen Psikolog Kırım şunları söyledi: “Bilmek; kaygımızı hafifletir, korkularımızı kontrol etmemize yardımcı olur, dünyayı, çevremizi ve kendimizi anlamlandırmamızı sağlar. Bir şeylere inandıkça bağlanır ve kaygımızı azalttıkça rahatlarız. Beyin vücut ile böylece daha uyumlu çalışır ve strese girmez. Allah ve ahiret inancı da ölüm kaygısını azaltmada etkilidir. Ölümden sonra da sevdikleriyle buluşacağını düşünmek ölüme karşı olumsuz bakış açısını değiştirir. İnsanı doğruya yönlendirir, çekilen acıların karşılığında mükafatlandırılma ya da acı veren şeylerin cezalandırılacağını bilmek rahatlamamıza neden olur. Ahlak kurallarını oluşturur ve insanı iyiye teşvik eder. Her şerde bir hayır olacağını düşünmek, başına kötüne bir şey geldiğinde bunun bir nedeni olduğu ve çekilebilir ya da geçici olacağını hatırlatır.”


 

Olumsuz düşünceler çıkılması zor bir yokuş gibidir

 

İnancın olumlu etkileriyle birlikte insan psikolojisine olumsuz etkileri de olduğunu söyleyen Psikolog İrem Naz Kırım, “Saplantılı bir biçimde bir konuya, bir olaya, kişiye bağlı kalmak, düşünceyi esnetememek kişilik gelişimini olumsuz yönde etkiler. Özellikle kişinin hastalanmasına, sorunlarını çözememesine neden olabilir. Olumsuz inançlarından dolayı fikirlerin kalıplaşması hem kişiyi hem terapi yapan uzmanı da yoran bir süreci beraberinde getirir. Olumsuz düşünce kalıpları olumsuz duygulanımla birleştiğinde çıkılması zor, aşırı dik bir yokuş gibidir. Bir süre sonra gidilen yolun da harcanan emeğin de önemi kalmaz. Kısacası iyileşmeye verilen süre de uzar, iyileşme umudu da tükenir.”


 

Bizi doğruya yönlendirecek kişilerle iletişim kurmalıyız

 

“Bir inanca bağlı kalmak ne kadar ruhumuzu rahatlatsa da inancın ne olduğu daha önemlidir” diyen Psikolog Kırım, “İnandığımız şeyin bizde ortaya çıkardığı güç de olabilir yıkım da. Bu yüzden inançlarımızı esnek tutmalı ve yeni fikirlere açık olmalıyız. Bir fikre körü körüne bağlı kalmak yerine sorgulamalıyız. Bizi mutsuz edecek inançlar yerine, iyiye ve doğruya yönlendirecek kişilere ya da inançlara sahip olmalıyız” diye konuştu.

 

Psikolog Kırım sözlerini Mahatma Gandhi'nin bir sözü ile sonlandırdı: “İnsanlar genellikle olduklarına inandıkları kişi haline gelirler, eğer bir şeyi yapamayacağıma inanırsam, bu inanç onu yapma gücümü elimden alır. Yapabileceğime inanırsam, başlangıçta sahip olmasam bile onu yapacak gücü kendimde bulabilirim.”

Zonguldak HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karar67.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.