Pislik içimize işlemiş

PİSLİK İÇİMİZE İŞLEMİŞ

Şehir merkezinden başlayıp şehir dışına doğru çıkalım.
Yediğimiz içtiğimiz şeyleri cadde ve sokaklara atıyoruz.
Ağız dolusu etrafa tükürmeler.
Park ve bahçelerde yediğimiz çerezlerin kabuklarını ve poşetleri yerlere atmamız.
Hala bir çok esnafımız iş yerlerinin çöplerini şehrin ortasından geçen dereye atmaları.
Bizim sokakta mola verip yemeğini yiyip sigarasını içen öğrencilerin yerlere attıkları çöpler.
Ben 10-15 günde bir parayla adam tutup bu çöpleri süpürtüyorum ve toplatıyorum.
En üzüldüğüm olayda bu.
Öğrencilere temizlik bilinci aileleri ve okul tarafından öğretilmemesi.
Çıkalım şehir dışına doğru.
Eski Zonguldak Ankara yolu etrafı.
Eskilerin dediği "Z" virajı etrafı.
Hafriyat ve çöpten geçilmiyor.
Gaca'ya çık oradan baraj bölgesine doğru inin.
İnerken sağınıza solunuza bir bakın Allah aşkına.
Etraf ya çöp yada hafriyat öbeklerin geçilmiyor.
Yemyeşil ormanlık alanın içine etmişler.
Aşağıda Ulutan barajının suyunu temin eden dere var.
Pırıl pırıl berrak akan bir dere.
Tabi giderken şort ve terlik getirin.
Derenin içinden yukarılara doğru bir gezintiye çıkın.
Derenin ve çevresindeki kayaların güzelliği insanı mest ediyor.
Bu güzellikleri de bozmuşlar.
Her taraf plastik poşet ve içki kutuları dolu.
Bir ara gittiğimde dere içindekiler biraz topladım.
Üç beş çöp poşeti kadar yol kenarına bıraktım.
Sonra özel idarenin çöp kamyonu görüp almış.
Gelelim yeni Ankara Zonguldak yol kenarlarına.
Gök göl tüneliyle Sapça tüneli arasında bildiğim kadarıyla iki tane çeşme var.
Vatandaşlar bidonlarla buradan evlerine su taşıyorlar.
Niye araçlarıyla buralara kadar gidip su alıyorlar.
Temiz ve doğal su diye.
Çöplerin olduğu yerler temiz olmaz ki.
Bu çeşmelerin etrafı plastik poşet deposuna dönmüş.
Suyunu dolduranlar boşta kalan poşetlerini keşke buralara atmasalar.
O zaman doğal ve temiz su içiyoruz demesinler.
İşin açıkçası temizlikten bahsedip pislik içinde yaşıyoruz.
Böyle giderse içilecek temiz sularımız bile kalmayacak.
Allah sonumuzu hayır etsin.