Kaçasım geliyor bazen bu şehirden

KAÇASIM GELİYOR BAZEN BU ŞEHİRDEN

Kalabalık ve gürültülü ortamlar insanı bunaltıyor.
Gece yarısı korna sesleri.
Sarhoşların araçlarında müzik dinlemesi.
Tabi ki son ses.
Bir riyakar insanlar.
Kaçmam için buralardan yetiyor da artıyor.
Başımı alıp şöyle ıssız bir yerlere gideyim diyorsun içinden.
Seni bağlayan bazı mecburiyetler oluyor.
Çoluk çocuk.
Yaptığımız iş.
Ben kaçmak istedikçe onlar beni kalmam için zorluyor.
Sesiz bir ormanda bir oda yeterde artar bana.
Tabi hem orman hem de dere kenarı.
Ufak bir de ahır.
Tavuk kümesini unutmamak gerekir.
Yumurtası sütü doğal olacak.
Dere kenarında sebze bahçesi.
Her çeşit sebzeyi yetiştir.
İneğini sağ sütünü iç.
Kümesinden taze yumurtaları al.
Ama insanlardan uzak kal.
İhanetsiz riyasız bir hayat yaşa.
Telefon elektrik istemem.
Kandil ve eski duvar lambası yeterde artar bile.
Bunlar olmasa da olur.
Ocağın (şimdi ona şömine derler) ışığı bile yeter bana.
Yanıma köpeğim çakıl'ıda alırım.
Onun asla ihaneti olmaz.
Verdiğin sevginin fazlasını vermeye çalışır insana.
Bizim köyde rahmetli akrabamız Helil onbaşının (Halil) evi gibi evim olsun.
Bir oda bir tuvalet çok bile.
Helil onbaşıyı hatırlarım.
Her zaman kapını eşiğine oturur etrafı seyrederdi.
Eşi Rahime abla.
Fakir ama mutluydular.
Kapısının önü çimendi.
Tertemiz olurdu orası.
Kirletenlere çok kızar, küfür bile ederdi.
İşte öyle bir hayat istiyorum.
Sadece istiyorum.
İstemekten öteye gidemiyorum.
Sanki kölesiyiz bu şehrin.
Yüreğim böyle diyor aklım başka.
Böyle yuvarlanıp gideceğiz bu dünyadan.
Her istediğimiz olmuyor.
Hep gerçeklerle yüz yüze kalıyoruz.
Bu günlük bu kadar yer.
Sağlıcakla mutlu kalın.